Sultan papağanı ailesi Sarıyer de palmiye ağacında yuva yapmışlardı. Yuvalarını çalı çırpı toplayarak sağlamlaştırmışlardı. Anne papağanın adı Zuzuydu, babanın ise Pırpırdı. Birde ailenin küçük yavrusu Kekik vardı. Kekik yeni doğmuştu sarı saçlı, al yanaklı gri bir kuştu.
Kekik uçmak için çok sabırsızlanıyordu, anne ve babasına artık uçmak istediğini, yuvaya yemek getirmek istediğini söylüyordu. Ormanda ailesi üzüm, dut, böğürtlen gibi meyveler toplardı. En sevdiği meyve üzümdü, renkli renkli üzümler yerdi. Ailesi biraz daha sabretmesi gerektiğini biraz daha büyüdüğünde ağaçtan inip uçabileceğini söylüyorlardı çünkü kanatları büyümeliydi.
Genelde çok uyurlardı, sabahları ıslık çalarlardı, birlikte vakit geçirmeyi çok severlerdi. Bir gün yağmur ve rüzgar başlamıştı, yuvaları sallanıyordu. Kekik çok korkuyordu babası Pırpır korkmamasını yuvayı korunaklı yaptığını söyledi. Birlikte sımsıkı sarıldılar ve yavaş yavaş rüzgar dindi, hafif yağmur yağıyordu. Bir de ne görsünler. Aşağıda bir papağan.
Kekik babası Pırpıra baba aşağıdaki papağanı ben getireceğim bana güvenin dedi. Aşağıya süzülerek indi. Zuzu ve Pırpır şaşkınlıkla izliyordu. Yavrusunun güçlü kanatları olduğunu gördü. Kekik yere inmişti hemen papağanı sardı. İyi misin diye seslendi, papağan iyiyim dedi.
Hemen seni yuvaya götüreceğim bana tutun birlikte kanat çırpalım dedi. Birlikte yuvaya çıkmayı başardılar. Papağan ormanlara alışık değildi, evde yaşayan bir papağandı. Yağmur dindi. Zuzu papağana nasıl geldiğini sordu. Papağan ismim Rıfkı dedi. Küçük güzel bir evde yaşıyordum, hep kafesteydim. Evin penceresini bana bakan Salih amca açık unuttu dedi. Bende dışarı çıkmaya çok hevesliydim çıkınca bir anda rüzgarın etkisi ile buralara kadar geldim yolumu kaybettim dedi.
Şimdi evime dönmek istiyorum, evimde olsaydım kafesimde salıncağımda sallanırdım. Pırpır Rıfkı’nın bugün dinlenmesini istedi, hava kararmıştı, yarın sabahtan yola çıkarsın dedi, ben şehire evine nasıl gideceğini sana iyice tarif edeceğim dedi. O gün hep birlikte uyudular. Ertesi sabah, Kekik uyanır uyanmaz hemen heyecanla Rıfkı’ya dönüp, “Gideceğin yolu hatırlıyor musun?” diye sordu.
Rıfkı minik Kekiğe gülümsedi ve “Evet, hatırlıyorum baban bana anlattı ve hatırladım. Salih amcanın evi şehirdeydi. Şehir merkezine gitmek için ana yola ulaşmam gerekecek. Sonra birkaç büyük bina ve parkı geçip, nihayetinde sokaklardan birinde Salih amcanın evi olmalı. Yolda diğer kuşlarla karşılaşabiliriz, onlardan yardım isteyebiliriz” dedi.
Zuzu ve Pırpır, Kekiğin heyecanına gülümseyerek karşılık verdiler. “Kekik, biz babanla konuştuk artık tek başına uçabileceğine inanıyoruz. Rıfkı’ya yardım edeceksin, değil mi?” dedi Zuzu.
Kekik gururla başını salladı. “Tabii ki anne, Rıfkı’yı evine güvenle götüreceğim, birlikte uçacağız” dedi.
Her biri yuvalarından çıktılar ve hazırlıklarını tamamladılar. Kekik hafifçe kanatlarını çırptı ve yavaşça havalandılar.
Yol boyunca, Rıfkı önceki gece yaşadıkları hakkında konuştu. Kekik ona ailelerinin hikayesini anlattı, üzüm toplamaya ne kadar bayıldıklarını ve her sabah birlikte ıslık çalmayı ne kadar sevdiklerini.
Rıfkı’nın kalbi bu nazik ailenin samimiyetiyle ısındı. Onlarla birlikte olmak, onların güvenliğini sağlamak ve sonunda evine dönmek için sabırsızlanıyordu. Yol boyunca, diğer kuşlarla karşılaştılar ve her biri yol tarifi için yardım etti. Rıfkı ve Kekik birlikte Salih amcanın evini buldular.
Rıfkı’nın yuvaya dönmesi herkesi mutlu etti. Salih amca, Rıfkı’nın geri dönmesinden çok mutlu oldu ve onun için minik bir salıncak hazırladı.
Rıfkı Kekiğe teşekkür etti ve Kekik tekrardan evine döndü.