Ece’nin bugün okulu yoktu çünkü günlerden cumartesiydi. Ailece İstanbul’da bulunan bir akvaryuma gideceklerdi. Akvaryumda, deniz kaplumbağaları, deniz anaları, palyaço balıklar, vatozlar, deniz yıldızları gibi deniz canlıları bulunuyordu. Herkes evden çıkmak için hazırdı, hep birlikte evden çıktılar. Otobüsü bekleyecekleri yere geldiler, akvaryumun yakınından geçecek otobüs gelmişti.
Ece çok sevinçliydi, farklı deniz canlılarını yakından görecek ve onlar hakkında bilgi edinecek arkadaşları ile paylaşacaktı. Büyüleyici bir dünyaya adım atacaktı. Yolda giderken bunları düşündü. Akvaryuma gelmişlerdi, gişeden biletlerini alıp, giriş yapmışlardı. İçerisi cam ile çevriliydi, üstlerinden balıklar geçiyordu. Anne, baba bak kaplumbağalar benim peşimden geliyor dedi, cama iyice yaklaştı kaplumbağalar da Ece’yi izliyordu.
Babası Ece’ye deniz kızı sanıyorlar seni dedi, ailecek güldüler. Bir rehber geldi, adı Yücel’di, sizlere akvaryumumuzu gezdireceğim ve balıklar hakkında bilgiler paylaşacağım dedi. Şuanda gördüğünüz bazı kaplumbağa türleri otuz, elli yıl kadar yaşayabilir dedi, hatta yeşil deniz kaplumbağaları seksen ile yüz yıl kadar yaşadığı bilinmektedir dedi. Sıradaki geçiş yapacağımız yer ise vatoz balıklarının bulunduğu yer dedi. Rehber Yücel olağanüstü boyutlarda olan vatozları anlatmaya başladı.
Dünya çapında birçok vatoz balığı türü bulunmaktadır. Bunlar arasında benekli kartal, inek burunlu, cüce vatozları gibi çeşitli türler vardır. Vatoz balıkları, çoğunlukla sığ sularda ve deniz tabanında yaşarlar.
Kumlu, çakıllı veya kayalık zeminlerde bulunabilirler, dedi. Vatoz balıkları çok büyüleyiciydi, büyüklerdi. Daha sonrasında palyaço balıklarının yanına geldiler, turuncu beyaz renkli sevimli bir balıklardı, kayalıkların üstünde de renkli deniz yıldızları vardı rengarenkti. Ece akvaryumda gezdiği süre boyunca en sevdiği balık palyaço balıkları olmuştu. Gezerken biraz yorulmuşlardı, annesi ile birlikte koltuğa oturdular, babası da onlara yemek almaya gitmişti. Ece’nin gözleri kapandı birden hayallere dalmaya başladı, kocaman denizde bir kayalığın üzerinde oturuyordu, deniz kızı olmuştu, mavi kuyruğu vardı ve etrafında bir sürü balıklar vardı onlarla birlikte yüzüyor, yunus balıkları ile yarışıyordu. Dinlenmek için deniz yıldızının yanına oturdu, deniz yıldızı şarkı söylüyordu.
Okyanus yıldızlarıyız biz, renklerimizle parlarız hepimiz, geceyi aydınlatır, gündüzü ışıldatırız diye devam ediyorlardı, Ece de onlara katılmıştı, Masmavi sularda, masmavi dünya, deniz kızı da burada, gizem dolu deniz, hepimiz eşsisiz dediler ve şarkı söyleyerek dans etmişlerdi. Ece’nin babası geldi ve rüyadan uyanmıştı yemeklerini yedikten sonra eve gitme vakitleri gelmişti. Baba baba ben uykuya daldım, deniz kızı bile oldum dedi.
Babası Ece’nin sözlerine gülümsedi ve onu kollarına aldı. “Öyle mi kızım? Deniz kızı oldun mu?
O zaman seni okyanusun en güzel deniz kızı ilan ediyorum” dedi mutlulukla. Evinde yatağına uzanıp, rüyalarına dalmadan önce deniz yıldızlarının melodilerini hala kulağında duyuyordu. Denizin derinliklerine daldıkça, akvaryumdaki her bir deniz canlısını hayal etti ve huzurlu bir şekilde uyuyakaldı.