Bir Gece Masalı

uyuyanguzel

Updated on:

Yağmur yağıyor, gök gürlüyordu. Mert bugün ofiste çok çalışmıştı, tek isteği eve gidip dinlenmekti. Aklında yatağa uzanmak ve hayatının aşkını düşünmek vardı. Mert, ofisin kapısını kapattı dışarıya çıktı, yağmurun şiddeti daha da artmıştı. Gök gürültüsü başlamıştı, sokaklar boşalıyordu. Siyah şemsiyesini açıp metro istasyonuna doğru yürümeye başladı. Tam istasyona varmışken, elektrikler kesildi ve metro hatları kapandı. Mert, geri dönüp otobüs bulabileceğini düşünürken, bir kafenin açık olduğunu fark etti.

Kafenin loş ışıkları ve içeriden gelen hafif müzik, Mert’i içeri çekti. Yağmurda ıslanmamak için kapıdan içeri girdiğinde, bir an durakladı. İçerisi personeller harici bomboş denilebilirdi, köşede masada oturan bir kadın vardı. Kadın, elindeki kitapla o kadar meşguldü ki Mert’in geldiğini fark etmedi bile. Mert, sıcak köpüklü kahve alıp kadının oturduğu masanın karşısındaki bir koltuğa oturdu. Kadının okuduğu kitaba bir göz attı ve kendisi de aynı kitabı birkaç hafta önce bitirdiğini fark etti. İkisi arasında bir köprü kurabilecek bir fırsat olduğunu düşündü.

Bir süre tereddüt ettikten sonra, “O kitabı birkaç hafta önce okudum. Oldukça büyüleyici, değil mi?” diye sordu. Kadın, şaşkınlıkla başını kaldırdı ve hafifçe gülümsedi. “Evet, gerçekten öyle. Sonunu tahmin edebildiniz mi?” diye yanıt verdi.

Bu kısa konuşma, onları uzun bir sohbete sürükledi. Yağmur dışarıda bolca yağarken, içeride zaman adeta durmuş gibiydi. Kitaplar, seyahatler, hayaller ve şuan ki tesadüf karşılaşma hakkında konuştular. Mert, bu tanışmanın sıradan bir karşılaşmadan çok daha fazlası olduğunu hissetti. Kafenin sıcak atmosferi ve yağmurun romantik ritmi, bu gecenin hafızasından silinmeyecek bir zamana dönüşmesini sağlıyordu. Kadınla aralarındaki bağın sadece bu kitapla sınırlı kalmamasını istiyordu. Gece boyunca akıllarındaki tek soru, bir sonraki sayfanın ne getireceğiydi.

Mert, kafenin sıcak atmosferinde kendini adeta başka bir dünyada bulmuştu. Kadının gözlerinde derin bir ışıltı vardı, sanki içinden binlerce yıldız parlıyordu. Konuşmaları devam ederken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişlerdi. Dışarıda yağmurun sesi, içerideki sessiz sohbetle uyum içinde ilerliyordu. Mert, kadının adını bile öğrenememişti, ama bu gizem, bu büyülü atmosferin bir parçasıydı.

Bir ara, kadın hafifçe güldü ve “Biliyor musun, her yağmur damlasının bir dileği taşıdığı söylenir,” dedi. “Ama sadece gerçek bir yürekten gelen dilekler bu damlalara ulaşabilir.” Mert, onun bu sözlerinden etkilenmişti. Bu gece, belki de sadece bir tesadüf değil, bir kader anıydı. “O zaman belki de bu yağmurda dileğim gerçekleşir,” diye yanıtladı. Kadın, nazik bir şekilde başını salladı ve elindeki kitabı kapatarak Mert’e doğru eğildi. “Belki de dilekler sadece beklemediğimiz anlarda, beklemediğimiz kişiler tarafından gerçekleştirilir,” dedi.

O an, kafenin kapısı kendiliğinden açıldı, içeri bir rüzgar dalgası doldu ve kafedeki tüm ışıklar bir anlığına söndü. Mert, anlık bir şaşkınlıkla etrafa bakındı, ama kadının orada olmadığını fark etti. Masada sadece kadının biraz önce okuduğu kitap duruyordu. Mert, kitaba dokunduğunda, sayfalar arasında bir not buldu. Notta şunlar yazıyordu: “Hayat bir masaldır, eğer ona inanırsan. Belki de bu gece senin masalın başladı.”

Mert, bu notu okurken içinde tuhaf bir huzur ve heyecan hissetti. Kadın bir anda ortadan kaybolmuştu, ama bıraktığı izler, Mert’in kalbinde sonsuza dek kalacaktı. Kafenin dışına çıktığında, yağmur durmuştu ve gökyüzü açılmıştı. Yıldızlar, sanki Mert’in dileğini kabul ettiklerini bildirir gibi parlıyordu.

Bu gece, Mert’in masalı gerçekten başlamıştı. Belki de hayatının aşkını bulmuştu, belki de sadece bir rüya görüyordu. Ama tek bildiği şey, bu masalın henüz yeni başladığıydı ve her yeni gün, yeni bir sayfa açacaktı.
Mert, kadının bıraktığı notu dikkatle cebine koydu. Kafeden çıktığında, yağmurun yerini serin bir gece havası almıştı. Sokaklar ıslak ama durgundu, sanki az önce geçen yağmur ve yaşadıkları sadece onun zihninde var olmuştu. Yine de, kalbindeki heyecan ve belirsizlik her adımında daha da derinleşiyordu. Yavaşça yürürken, nottaki sözler zihninde yankılanıyordu: “Hayat bir masaldır, eğer ona inanırsan.” Bu cümle, ona sadece bir tesadüf olmadığını, belki de evrenin ona bir mesaj verdiğini hissettiriyordu.

Mert, o gece evine vardığında, kitapta geçen kadının izini sürmeye karar verdi. Bir gece önce onunla konuştuğu kitap, adeta bir rehber gibi onun için yeni bir yol açabilirdi. Kitabı tekrar eline alıp sayfaları hızla çevirdi. İçindeki hikaye, tıpkı kadının konuşmaları gibi büyüleyici ve gizemliydi. Ancak bu kez kitabın arasında daha önce fark etmediği bir işaretleme buldu; küçük bir yıldız sembolü, belli bir bölümün altını çiziyordu. Bu bölümde, bir masal kahramanı, tıpkı Mert gibi, kaderinin izini sürmek için bir yolculuğa çıkıyordu. Kahraman, bir gece yarısı bir ormanda yolunu kaybederken, aniden karşısına çıkan bir yıldız ışığı onu doğru yola yönlendiriyordu. Mert, bu hikayede kendi hayatından bir parça buldu, bu işaretin rastgele olmadığını düşündü.

Yıldızı görebilmek için gece çıkmalıydı, ertesi gece, Mert kitabın işaret ettiği yeri daha fazla düşünmeden yola koyuldu. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, biraz tedirgin olmuştu. Kalbinde bir kararlılık ve tuhaf bir his vardı; sanki bir maceraya çıkmıştı, ama bu macera sıradan bir yolculuktan çok daha fazlasıydı. Ormanın derinliklerine vardığında, önünde geniş bir açıklık belirdi. Tam ortasında, gecenin parlayan yıldızları gibi bir göl vardı. Gölün üzerinde hafif bir sis tabakası, suyun yüzeyini masalsı bir tül gibi örtüyordu. Mert, gölün kenarına yaklaştığında, sudaki yansımasında bir şey fark etti: Gözlerinin hemen arkasında, kadının silüeti beliriyordu. O an ne gördüğünden emin olmasa da, bir an için kadının onunla olduğunu hissetti.

Mert, göle doğru adım atarken, suyun içinden küçük, parıldayan bir yıldız çıktı. Bu, kadının bahsettiği dileği taşıyan bir yıldız mıydı? Mert, yıldızı avuçlarının arasında tutarken, kalbinde dileğini tekrar etti: Gerçek aşkı bulmak.

Yıldız, Mert’in avuçlarında hafifçe titreşti ve ardından bir ışık yansıması gibi gökyüzüne doğru yükseldi. Gözleriyle onu takip ederken, gölün arkasına doğru yıldız gitti.

Mert, o yıldızın altında, belki de masalının diğer kahramanıyla karşılaşacağını hissetti. Bu düşünceyle kalbinde bir umutla yıldıza doğru yürüdü. Adımları onu yıldızın altına götürdüğünde, orada küçük bir bankın üzerinde oturan bir kadın fark etti. Yaklaştıkça, o tanıdık yüzü yeniden gördü; gece boyunca konuştuğu kadın oradaydı, gülümseyerek onu bekliyordu. Kadın, “Yıldız ve kitap bizi bir araya getirdi, ama masalı biz yazacağız,” benim ismim Simge dedi. Mert, bu sözcüklerin anlamını derinlemesine hissetti. İkisi de birbirlerine bakarken, masalın bu yeni sayfasının sadece bir başlangıç olduğunu anladılar.

Yıldızın altında oturup konuşmaya başladılar, yıldızlar yukarıda parlamaya devam etti, anın tadını çıkardılar.

Light