Okulun son zili çaldığında Pınar çok sevinçliydi. Yaz tatili sonunda gelmişti! Annesi Meltem, Pınar’ı bir yüzme kursuna yazdırmıştı. “Hem eğlenirsin hem de yüzme becerilerini geliştirirsin,” demişti annesi. Pınar, açık çatılı havuzun serin sularında yüzmeye başladığında, güneşin ışıkları suyun üzerinde dans ediyordu. Suyun altında balık gibi hareket etmeyi çok sevmişti.
Babası Hakan ise Pınar’ın İngilizcesini geliştirmesi için bir sürpriz hazırlamıştı. Evlerinin kitaplığında rengarenk kapaklı İngilizce ders kitapları sıralanmıştı. Pınar, her gün birkaç sayfa okuyarak kelime dağarcığını ve cümle kurma becerilerini geliştiriyordu. Annesiyle İngilizce konuşmaya başladığında kendini daha rahat hissediyordu. Temel olarak evdeki sandalye, masa, buzdolabını ingilizce olarak söylemeyi öğrendi. Daha sonra günaydın, iyi uykular gibi kelimeleri de kullanmayı alışkanlık haline getiriyordu.
Bir akşam, aile akşam yemeğinde bir araya geldiğinde, Meltem Hakan’a gülümseyerek baktı. “Neden birlikte bir tatil planlamıyoruz?” dedi. Hakan’ın gözleri heyecanla parladı. “Neden olmasın?” diye karşılık verdi. İnternetten cruise gemisi turlarına bakmaya başladılar. İlk rotalarını seçerken İtalya’nın güzellikleri onları büyüledi. Sicilya adasında antik kalıntıları gezecek, limon bahçelerinde dolaşacaklardı. Ardından, Hırvatistan’ın tarih kokan şehri Dubrovnik’e gitmek istediler. Gemi İstanbul’dan kalkacaktı ve bu da yolculuğun başlangıcının oldukça heyecan verici olacağını düşündürüyordu. Pınar, yüzme kursunda öğrendiği becerileri tatilde denemek için sabırsızlanıyordu. Annesi ve babasıyla birlikte güneşin altında yüzmek, yeni yerler keşfetmek ve ingilizcesini pratiğe dökmek için sabırsızlanıyordu. Ve böylece, Pınar’ın yaz heyecanı başlamıştı. Güneş, deniz ve macera onları bekliyordu. Yaz tatili boyunca hem eğlenecek hem de yeni şeyler öğrenmenin tadını çıkaracaktı.
Gemi İstanbul Galata limanından ayrılırken, Pınar’ın kalbi heyecanla çarpıyordu. İlk defa büyük bir gemiyle yolculuğa çıkıyordu ve bu macera onun için unutulmaz olacaktı. Ailesiyle birlikte güvertede durup, yavaşça uzaklaşan İstanbul manzarasını izlerken, geminin kornası çaldı. Yolculuk resmen başlamıştı. Gemi, devasa büyüklüğüyle bir şehir gibiydi. İçinde odalar, birçok restoran, havuzlar, kaydıraklar ve hatta bir sinema salonu bile vardı. Pınar, geminin her köşesini keşfetmek için sabırsızlanıyordu. Gemi yolculuğunun ilk akşamında, aile güzel bir restoranda yemek yemeye karar verdi. Restoranın menüsü çok zengindi. Deniz ürünleri, İtalyan yemekleri, Asya mutfağı ve daha birçok seçenek vardı. Pınar, merakla menüyü inceledi. İtalyan pizzası ve deniz mahsullü makarna sipariş etti. Yemeğin lezzeti mükemmeldi. Gemi hafifçe sallanırken, masalarında servis edilen taze meyve portakal, çilek ve tatlılarla akşam yemeklerini tamamladılar.
Yemekten sonra gemi Akdeniz sularında yol alıyor, Sicilya limanına yanaşmaya çalışıyordu, Pınar, Meltem, Hakan uçsuz bucaksız denizi geminin güvertesinde koltuklarda otururken izliyorlardı. Gemi limana yanaştı ve müziğin sesini duymaya başladılar gemide eğlence düzenleniyordu.
Aile gemide düzenlenen eğlence aktivitelerine katıldı. İlk durak, büyük salonda düzenlenen canlı müzik ve dans gösterisiydi. Pınar, elektronik müzik eşliğinde sahnedeki sanatçıların performansını izlerken çok eğlendi.
Gece olduğunda, herkes odalarına çekildi. Pınar’ın kaldığı oda, küçük ama çok rahattı. Pencereden dışarı baktığında, denizin karanlık yüzeyi ve uzaklarda parıldayan yıldızlar görülüyordu. Hafif dalga sesleriyle uykuya dalmak çok huzur vericiydi. Annesi ve babası da kendi odalarında rahat bir uyku çekiyorlardı. Pınar, sabahın getireceği yeni maceralar için heyecanlıydı. Gemi gece yolculuğa çıkmıştı. Sabah olduğunda, gemi Sicilya’ya yaklaşmıştı. Pınar ve ailesi, güverteden adayı izleyerek kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltıda taze meyveler, peynirler, kruvasanlar ve daha birçok lezzet vardı. Pınar, yüzme kursunda öğrendiği yeni becerileri havuzda kullanmak için kahvaltıdan sonra babası ile birlikte kaydıraklı havuza indi. Can simidini ve yanına oyuncaklarını aldı, havuzda yüzdüler. Yüzmeleri bitince kurulanmak için çıktılar. Sicilya’yı gezmek istediler.
Gemiden indiklerinde, Sicilya’nın tarihi sokaklarında yürüyüşe çıktılar. Antik kalıntıları gezdiler, Zisa Sarayını ziyaret ettiler, limon bahçelerinde dolaştılar ve kıtır hamur içi tatlı peynir dolgusu ile cannoli yediler. Pınar, annesi ve babasıyla birlikte bu muhteşem adayı keşfetmekten büyük keyif aldı.
Ertesi gün Adriyatik’in İncisi Dubrovnik’e vardılar. Tarihi surlarla çevrili bu şehir, Pınar’ın hayal gücünü ateşledi. Aile, surların üzerinde yürüyüş yaparak şehri kuşbakışı izledi. Hırtatistan’a özgü olan Soparnik böreği yediler. Pınar yemeği ingilizce konuşma becerileri ile sipariş etti. Yerel halkla iletişim kurarak pratiğe döktü. Ailesi, Pınar’ın İngilizcesinin ne kadar geliştiğini görmekten çok mutlu oldu.
Her akşam, gemiye döndüklerinde yorgun ama mutlu oluyorlardı. Güzel yemekler yiyor, yeni arkadaşlar ediniyor ve her gece rahat bir uykunun keyfini çıkarıyorlardı. Gemi, İstanbul’a geri dönerken Pınar, bu maceranın hayatı boyunca unutamayacağı bir anı olduğunu düşündü.
Yaz tatili, Pınar için yalnızca eğlence dolu değil, aynı zamanda son derece öğretici ve unutulmaz geçmişti. Ailesiyle birlikte geçirdiği bu harika günler, onun yaşamında kalıcı yer bir edindi.