Çok eskilerden bir gün, dünyada sadece iki ada varmış. Adalarda insanlar yaşarmış ama iki adadaki insanların da birbirlerinden haberleri yokmuş, çünkü adaların arasında geniş bir deniz varmış. Birinci ada yemyeşil ormanlarla kaplı, herkesin iki katlı evi olan ve geçimlerini tarımla sağlayan bir yermiş. İkinci ada da aynısıymış. Birinci adanın ismi Rüzgar, ikinci adanın ismi ise Güneş’miş.
Rüzgar adasında Oya adlı bir kız yaşarmış. Oya her sabah ailesiyle birlikte mahsulleri toplamak için tarlaya gidermiş. Öğle saatlerinde de deniz kıyısına gidip denizi izlermiş. “Bizden başka kimse bu dünyada var mı?” diye düşünürmüş. Balıkçı tekneleri ve yelkenli tekneler adanın çevresinde dolaşırmış, çünkü herkes bu adadan başka bir yer olmadığını düşünürmüş.Günler geçmiş, Oya yine her zaman olduğu gibi aynı saatlerde denizin kıyısındaki kayalıklara oturmuş. Ufuklarda bir tekne görür gibi olmuş. Bu, Güneş adasından gelen Çetin’in teknesiymiş. Güneş adasında Çetin okuldan sonra balıkçı teknesi ile denize açılırmış. Sabahları okula gider, öğlenleri ise hobi olarak balık yakalamaya bayılırmış. Çetin, adada durmaktan çok sıkılırmış, aynı Oya gibi o da dünyada başka ada olup olmadığını merak edermiş.
Oya, teknenin onu görmesi için kıyıdaki beyaz bayrağı alıp sallamaya başlamış. Çetin bayrağı fark etmiş. Dümeni adaya doğru çevirmiş, çok heyecanlanmış; kendi adalarından başka bir ada olduğunu keşfetmiş ve ona doğru bir insan bayrak sallıyormuş. “Ya düşmansa,” diye düşünmüş, “bana zarar vermek isterse?” Hızını yavaşlatmış ve yaklaştıkça karşısındakinin bir kız olduğunu görmüş. Kıyıya yanaşmış, Oya etrafına bakınmış, kimse gördü mü diye düşünmüş ama kimse görmemiş. Çetin kıyıdan inmiş ve heyecanlı bir şekilde “Merhaba,” demiş, “Benim adım Çetin.” Oya da kendini tanıtmış. Aynı dili kullandıklarını fark edip şaşırmışlar. Aynı atalardan geldiklerini anlamışlar. Oya, Çetin’i eve davet etmiş. Kimseye görünmeden Oya, Çetin’i ailesiyle tanıştırmış. Herkes çok şaşkınmış, çünkü birileri görürse karşı adaya gitmek ister ve bir anlaşmazlık çıkabilirmiş.
Oya’nın ailesi, Çetin’e burayı nasıl bulduğunu sormuşlar. “O kadar insan yolculuk yaptı, etrafta hiçbir adayı ve kimseyi göremedi,” demişler. Çetin, yeni bir yol keşfettiğini söylemiş. Kendini ve adasını anlatmış, Güneş adamızın sakinleri aynı sizler gibi, aynı dili konuşuyorlar, aynı yemekleri yediklerini söylemiş. Oya Çetin’in sohbetini çok sevmiş ve anlaşmış. Çetin de aynı şekilde tanıştığına çok memnun olmuş. Bu heyecanlı vakitlerden sonra artık saat geçiyormuş, Çetin’in gitme vakti gelmiş. Çetin’in Güneş adasına dönüşü sırasında, Oya ona elma, buğday ve çeşitli meyveler gibi adalarında yetişen mahsullerden oluşan bir hediye sepeti hazırlamış. Çetin de Güneş adasından getirip, Oya’ya ve ailesine vermek üzere çeşitli balık ve deniz ürünleri getirmiş. Böylece, iki ada arasında ilk ticaret başlamış.
Çetin, Güneş adasına döndüğünde, ada halkına Rüzgar adasındaki keşfini ve oradaki insanları anlatmış. Başta herkes çok şaşırmış ve inanmakta zorlanmış, ama Çetin’in getirdiği hediyeler ve ayrıntılı anlatımları halkın merakını uyandırmış. Güneş adasından bir grup insan, Çetin’in rehberliğinde Rüzgar adasına bir ziyaret düzenlemeye karar vermiş. Bu ziyaret sırasında, Rüzgar adasının halkı misafirperverliklerini göstererek onları karşılamış. Her iki ada halkı da birbirlerinin yaşam tarzlarını, kültürlerini ve alışkanlıklarını merak etmiş ve birbirlerine saygıyla yaklaşmış. İlk başta iletişimde küçük zorluklar yaşamış olsalar da, zamanla birbirlerinin farklılıklarını anlamaya başlamışlar. Rüzgar adasında bir şenlik düzenlenmiş, herkes dans edip, şarkılar söylemiş ve çeşitli halk oyunları oynanmış.
Zamanla, iki ada halkı arasında düzenli bir ticaret ağı kurulmuş. Güneş adasının balıkçılık ve denizcilikteki bilgisi, Rüzgar adasının tarım ve ormancılıktaki uzmanlığı ile birleşmiş. Bu sayede her iki ada da refah seviyelerini yükseltmiş. Çocuklar, iki ada arasında seyahat ederek farklı yerlerde eğitim almaya başlamış, yeni arkadaşlıklar kurmuşlar.
Oya ve Çetin de bu süreçte birbirlerine olan dostluklarını güçlendirmişler. Sık sık birbirlerini ziyaret edip, adalar arasındaki iletişimi sağlamlaştırmışlar. İki ada halkı arasında barış ve dostluk sayesinde, adalar daha da gelişmiş ve güçlenmiş.
Bir gün, Oya ve Çetin, her iki adanın liderleri tarafından onurlandırılmış ve dostluklarının ve çabalarının adalar arasındaki barışı sağladığı için teşekkür edilmiş. Oya ve Çetin, bu iki adanın sadece arkadaş değil, aynı zamanda aile olduklarını hissetmişler ve bu duyguyla adalar arasındaki bağı daha da kuvvetlendirmişler.
Böylece, Rüzgar ve Güneş adaları, Oya ve Çetin’in merak ve cesareti sayesinde birleşmiş, kardeş adalar olarak anılmaya başlamış ve bu dostluk nesiller boyu sürmüştür.